Batı müziğinin Çin'deki yayılma süreci hakkında birçok akademik araştırma yapıldı. Bu araştırmalar Çin'in gelecek yıllarda klasik batı müziğinin en büyük merkezi haline geleceğini gösteriyor
New York Times’da 3 Nisan 2007 tarihinde Joseph Kahn ve Daniel J. Wakin imzasıyla yayınlanan haber, Çin’in klasik batı müziği alanında olağanüstü bir büyüme içinde olduğunu anlatıyordu. Çin’deki ekonomik büyüme ve enerjik genç nüfus klasik batı müziğinin seviyesini çok üst noktalara taşımıştı. Yapılan saptamalar çok iddialıydı:
“Çin klasik müzikte kayda değer bir güç oldu”
“Avrupa ve Amerika’da, yaşlı dinleyiciler ve düşen albüm satışları profesyonel müzisyenleri korkuturken, Çin’de şevkle büyüyen bir albüm ve canlı performans pazarı potansiyeli var”.
Bu büyümenin sebeplerini bulmak isteyen birçok batılı akademisyen düzenli olarak Çin’e bilimsel amaçlı seyahatler gerçekleştirdiler. Aslında bu seyahatlere kapılarını açan da bizzat Çinlilerdi. Çünkü klasik batı müziğinde ilerlemeyi bir ülkü haline getirmişlerdi. Çin’in bu hedefi neden bu denli benimsediğine geçmeden önce batı müziğinin bu coğrafyadaki konumuna ışık tutan başarılı bir çalışmayı paylaşmak istiyorum.
Amerika’daki Scripps College öğretim üyeleri Hao Huang ve Tatiana Thibodeaux 2012-2015 yılları arasında yaz dönemlerinde Çin’in Xiamen Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar Fakültesi’ne akademik araştırma için gittiler. Çin’in klasik müziğe ve piyanoya olan büyük ilgisinin sebeplerini saptamak ve piyano eğitimlerinin nasıl verildiğini yerinde incelemek için bir çalışma içinde girdiler. Bu çalışmanın başlığına da “Çinde piyano eğitimi: Kültürler ve Tarihler Arasında Müzik Yoluyla Köprüler İnşa Etmek” adını koydular. Bu önemli akademik makale bize klasik müziğin geleceği hakkında çok önemli ipuçları veriyor.
Lang Lang programa katılan piyano öğrencileri ile poz verirken
50 milyon keman öğrencisi
Asia Times ve The Independent’da yayınlanan makalelere atıf yaparak çarpıcı bir sonuçla çalışmaya giriş yapılmış. 2004 yılında Amerika’da 6 milyon piyano öğrencisi varken Çin’de bu rakamın 36 milyon olduğu saptanmış. Milyonlarca Çinli’yi piyano başında hayal ederek makaleyi okumaya devam ettim. The Philadelphia Inquirer’daki Jennifer Lin imzalı haberde ise keman öğrenenlerin sayısının 50 milyon olduğu ve Çinli ailelerin büyük bir heyecanla çocuklarını enstrüman öğrenmeye teşvik ettikleri anlatılıyordu. Inquirer’deki bu haberde, Çin genelinde piyanoya 1500 dolar veren ailelerin haftalık 15 dolarlık özel öğretmen ücretini de mutlaka bir köşeye ayırdıkları belirtiliyordu. Orta sınıf refahının artması hızlıca müziğe etki etmişti.
7 yaşındaki Anke Chen'in Debussy performansı
Çin hükümetinin klasik batı müziğine yüzlerce milyon dolarlık yatırımlar yaparak dünya genelindeki bütün klasik müzisyenlere bir mesaj verdiği de su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. 2007 yılında Beijing’de yapımı tamamlanan National Center for the Performing Arts binası bir mıknatıs etkisiyle dünya müziğini buraya çekmeyi amaçlıyor.
Baskı ve ciddiyet
Amerikalı ve Çin’li eğitmenlerin arasındaki tavır farklılıklarının açıklandığı kısımlar çalışmanın en can alıcı noktası. Çünkü kültür ve ekol farkı bu noktada ortaya çıkıyor. Coğrafyanın ve sosyolojinin müzik eğitiminde ne kadar değişik karakterler oluşturduklarına şahit oluyoruz. 2008 yılında müzik eleştirmeni Peter J. Rabinowitz’in piyanist Xiayin Wang ile yaptığı sohbet bu iki farklı yaklaşıma çok iyi ışık tutuyor:
Xiayin Wang : Çinde, eğitmenin öğrenci üzerindeki baskısı yüzde 200. Amerika’da ise buna yüzde 70 diyebiliriz, dolayısıyla öğrenci çok daha rahat.
“Peki bu tip bir baskı Amerika’daki rahat ortamdan daha mı yararlı?”
Xiayin Wang: Benim için öyle oldu. Sürekli ve yoğun bir çalışma programıyla yol almak genç yaşlarda çok önemli. İleriki yaşlardaki aynı tempoda çalışsanız dahi gençlik çağındaki etkiyi yaratmıyor. Yaşlandıkça daha yavaş öğreniyorum.
Lang Lang programa katılan piyano öğrencileri ile poz verirken
Teknik ve ezber
Tatiana Thibodeaux ve Hao Huang, Xiamen’deki eğitimlerinde Çinli öğrencilerin tekniğe yoğunlaştıklarını bu sebeple eser ve besteci hakkında detaylı bilgiye sahip olmadıklarını gözlemliyorlar. Sadece doğru notaları iyi bir teknikle çalmaya odaklanan öğrencilerin, eserin kültürel ve tarihi altyapısı hakkında büyük bilgi eksikliği içinde olduklarını söylüyorlar. Bu durum onları çok şaşırtıyor. Çin sisteminde en önemli detaylardan biri öğrencilerin her hafta mutlaka bir eseri ezberleme zorunluluğu. Ezber ve teknik Çin sisteminin olmazsa olmazları.
Resmiyet ve övgüden kaçınma
Makalede 1998 yılında yayınlanan keman sanatçısı Karen Iglitzin’in Çin’in Qufu Teacher’s Üniversitesi’nde beş sene boyunca verdiği eğitimi anlatan yazısından da bir kesit yer alıyor. Iglitzin makalesinde lisan farklılığı sebebiyle neredeyse hiç konuşmadan Çinli keman öğrencilerine verdiği eğitimden söz ediyor. Burada, Çinli eğitmenlerin övgüden kaçındıkları ve mimik dahi oynatmadıkları anlatılıyor. Çinli eğitmenler ve öğrencileri arasında yüksek bir resmiyet varken, Amerikalı eğitmenlerin arkadaş ilişkisi içine girdikleri belirtiliyor. Amerikalılar en ufak bir ilerlemede dahi öğrencisini tebrik yağmuruna tutarken, Çinli eğitmenlerin mimik dahi oynatmadıkları ifade ediliyor.
Çin’i klasik müzikle tanıştıran kökler
Çin’in klasik batı müziğine bu denli sarılıp önem vermesinin kökleri 17. yüzyılda İtalyan misyonerlerin bu coğrafyaya klavsen getirmesiyle başlıyor. Daha sonraki süreçte müzik, komünist ideolojinin toplumu eğitme ve mükemmele ulaşma aracı olarak yorumlanıyor. Mao Zedong, sanayi devriminden sonra Avrupa’daki gibi bir işçi sınıfına sahip olamadığı için “köylülerin birleşmesi” adı altında bir komünizm yorumu getirerek yeni bir süreç başlatıyor. Piyano bu dönemde burjuvanın yani kapitalizmin sembolü olarak değerlendirildiği için enstrümana pek sıcak bakılmıyor. Hatta "Kültür Devrimi" (1966-1976) esnasında batı müziği notaları dahi yok ediliyor. Mao'nun ölümünden sonra (1976) Deng Xiaoping etkisiyle dışarı açılmaya başlayan Çin'de değişim rüzgarları esiyor. Bu süreçte klasik batı müziğinin tekniğine büyük saygı duyuluyor ve Çin modernleşmesinin bir aracı haline getiriliyor. Klasik müziğin tamamen benimsenmesinden sonra ise Çin’in bugünkü “seri müzisyen üretimi” başlıyor diyebiliriz.
Mao Zedong (1893-1976). Çin Komünist Partisi'nin ve Çin'in kurucusu. Devlet başkanı olduğu dönemde Kültür Devrimi ile başlayan süreçte burjuvaya ait olarak görülen klasik batı müziği ögeleri (notalar,piyano vb. enstrümanlar) devrim karşıtı materyaller olarak yorumlandı
Müzikal tatminsizlik kültürü
Çinlilerin müzik alanında ilerleme tutkuları eskilerden beri gelen Konfüçyüs felsefesinden geliyor. Youtube’dan seyrettiğimiz küçük yaşta virtüöz seviyesinde enstrüman çalan çocukları yaratan felsefenin temelinde müzikal tatminsizlik ilkesi var. Makalede, Konfüçyüs’ün müzisyen Shi Xiangzi’den geleneksel Çin enstrümanı guqini öğrenme süreci anlatılıyor. Konfüçyüs guqinde güzel bir aşama kaydediyor ve hocası Xiangzi güzel çaldığını söylüyor ancak Konfüçyüs tatmin olmuyor ve daha fazla çalışıyor. Hocasına bir kez daha çalışını sergiliyor ve Xiangzi bu kez kusursuz bir icra duyduğunu ifade ediyor ancak Konfüçyüs yine tatmin hissedemiyor. Müziğin içsel dünyasında yarattığı hazzı tatmadan asla tatmin olmuyor. Yani hocasının “güzel çalıyorsun” demesi bir Çinli öğrenci için “oldu” demek değildir.
Konfüçyüs, Çinli filozof, eğitimci ve yazar. (MÖ 551 - MÖ 479)
Geleneksel Çin enstrümanı guqin
“Dünya müzik sanatının merkezleri”
Bütün bunları süzgeçten geçirirsek şu anda dünya markası olan Çinli piyanist Lang Lang’ın parlama sürecinin arka planını daha iyi anlayabiliriz. Klasik batı müziği üzerinden ekonomik bir etki yaratmayı amaçlayan, müzisyen yetiştiren ve enstrüman üretim piyasasının neredeyse yüzde 90’ında hakim duruma gelen bir ülke oldu Çin. Klasik müziğin anavatanı Avrupa’da nüfus ve dinleyici yaşlanıyor. Klasik müzik dinleme oranı Avrupa’da düşüşe geçerken Çin’de dinleyici kazanıyor. Bütün bunları değerlendiren Manhattan School of Music’in eski direktörü Robert Siron 2007 yılında New York Times’dan Daniel J. Wakin’e yaptığı açıklamada şunları söylüyor: “Dürüst olmak gerekirse gelecek 20 yılda klasik müziğin geleceği Çin’deki gelişmelere bağlı olacak. Eşi benzeri görülmemiş bir oranda yeni dinleyicinin ve müzisyenin temsilcisi durumundalar. Belki de 20 ila 40 yıl sonra, Shangai ve Beijing dünya müzik sanatının merkezleri olarak algılanacaklar”.
Kaynakça:
Kommentare